PABUCUN NU HİKAYESİ 

- Ayakkabı üretmeye nasıl karar verdiniz?

 

Aslında üretmek demeyelim de tasarlamak dersek daha doğru olur. Açıkçası bizim hikâyemiz ihtiyaçtan doğdu. Kızımın ilk adım sürecinde, doğru ayakkabı tercihi için birçok anne gibi ben de gerekli tüm araştırmaları yaparak karar vermeye çalıştım. Bir anne olarak; kızım ilk adımlarını atarken ortopedik destekli ve onu yürümeye teşvik edecek ayakkabıyı tercih etmeliydim. Karşılaştığım ürünler; renkleri, modelleri ve yapısı gereği beklentilerimi karşılamadı ve içimde hep bir ukde kaldı.

 

Annelerimizin zamanında bize giydirdiği kibar naif, romantik, nostaljik tarzda ayakkabı bulmak neredeyse imkansız olmuştu. Daha sonraları aklımdaki ürünleri bulamayınca kendim çizmeye karar verdim ve bu hobi gittikçe beni mutlu etmeye başladı. Kızım için hayalimdeki ayakkabıları çizmek, tarif edilemez bir mutluluktu. Kızımı uyuttuktan sonra gece geç saatlere kadar çizip eskizler yapıyor, ertesi sabah erkenden işe gidiyordum. O süreçte eşim benim bu hayalimi çok destekledi, bana hep inandı.

 

Eskizler ortaya çıktıkça çok mutlu oluyordum ama bir sorun vardı. Bunları nasıl üçüncü boyuta geçirecektim? 

 

Birkaç yakın tanıdığıma ayakkabı yapmak istediğimi söyleyince beni ayakkabı atölyelerine götürdüler. Birçoğunun söylediği ilk şey, hem bayan olduğum için hem de çok meşakkatli olduğu için “Siz yapamazsınız.” oldu, hatta biri “Kaportacı olmak isteseniz daha kolay bir şey.”  dedi. Hiç unutmuyorum.   

 

Yapım gereği vazgeçmeyerek aramalara devam ettim ve bir atölyeyle tanıştım. Atölye sahibi Naim Bey; senelerini bebek, çocuk ayakkabıları üzerine vermiş, tecrübeli, bilgili, aydın, duayen birisiydi. Durumu anlatınca “Bir anne gerçekten isterse yapar, önemli olan niyet.” dedi ve o gün anladım iyi anlaşacağımızı. 

 

Çizimlerin üstünden atölye ekibiyle birlikte düzeltmeler yaparak ürünü hazırlıyor ve kızımın ayaklarında modeli deniyorduk. Eksiklikleri, hataları görünce tekrar çiziyor düzeltiyor ve tekrar deniyorduk. Böyle böyle nihai ürünlere ulaştık. 

 

Bu süreç de bir hayli vakit aldı. Her hafta sonu atölyeye gidip bir ayakkabının nasıl olması gerektiği konusunda hem ders aldım hem de Naim Bey’in, sayacı Rafet Bey’in ve atölye ekibinin tecrübelerinden faydalandım. Neyin ne olduğunu, nasıl yapıldığını, ne işe yaradığını, neden yapıldığını öğrenmek adına defalarca soru sorarak yeri geldi onları bıktırdım bile. Eşim ve kızım da bazı zamanlarda atölyede bana eşlik ettiler. Uzun bir emek ve eğitim sürecinden sonra mimar bir annenin tüm titizliği ve özeniyle modeller hazır oldu. Ve kızım artık içime sinen, hayalini kurduğum “anne eli değen” pabuçlarını giyiyordu.  

 

Etrafımızdaki arkadaşlarımız da kızımın ayağındaki modelleri gördüler ve onlar da beğenip, takdir ederek beni bu yönde teşvik ettiler. 

 

Ve “neden olmasın” diyerek, atölye ile de konuşup, miniklerimizin ilk adımlarını içi dışı yumuşak, %100 dana derisinden özel olarak hazırlanan, el yapımı ortopedik “pabucun nu” ile atmasını ve tüm annelerin içinin rahat etmesini istedim. Benim önceliğim de her anne gibi kendi evladımın sağlığı ve konforudur.  

 

Bu süreci yaşamamın nedeni kızım olduğu için logomuz olan “nu” kızımın adı ve soyadının baş harflerinden oluşmaktadır. Marka ismine karar verirken tasarımların nostaljik bir yapısı olduğu için “pabucun nu”da karar kıldım. “Senin de pabucun nu olsun, alışılmışın dışında olsun.” sloganı beni çok heyecanlandırdı. Sonrasında marka ve logomuz için patent başvurularını gerçekleştirdim. 

 

Annelerden, torun sahibi olan büyüklerimizden olumlu geri dönüşler geldikçe ve miniklerimizin ayağında nu pabuçları gördükçe çok mutlu oluyorum.  

 

- Ne tür işler yapıyorsunuz? Ürün yelpazenizden bahseder misiniz?  

 

“Kız bebekler pembe giyer, erkek bebekler mavi giyer.” kalıplarının dışına çıkarak alışılmışın dışında olsun, tüm miniklerin pabucu nu olsun istedim ve fındık kahvesi rengi ile başlayıp daha sonra talepler doğrultusunda bordo, lacivert ve siyah renklerini de ailemize kattık.. Uzun bir zaman alan bu süreçte, bu tarzda ve renkte ayakkabı arayıp da bulamayan annelerimize ürün yelpazesi sunmuş oldum.  

 

- Ürünlerinizi yaratırken nelerden esinleniyorsunuz? Tasarım size mi ait? 

 

Modelleri tasarlarken annelerimizin zamanında bize giydirdiği nostaljik ve romantik tarzı benimsiyorum. Aslında yaşayarak büyüdüğümüz, benimsediğimiz geleneği tozlu raflardan tekrar ortaya çıkarmaya çalışıyorum. Ürünlerin tasarımı bana ait, birkaç modelde atölyenin yönlendirmesi oldu. Marka tescili ve ürünlerin tasarım patenti bize aittir.  

 

Deriyi her elime aldığımda kendi kızıma giydireceğim ayakkabıyı hazırlıyormuşum gibi düşünüyorum ve hassasiyetle yaklaşıyorum. Anne eli değen ve tamamlanan ayakkabıyı bir annenin evladına giydirdiği zamanki mutluluğu hayal ediyorum…

 

Tasarlaması, çizmesi ayrı güzel, üçüncü boyuta geçirilme işlemi ayrı güzel..Kısacası ben bu süreci de çok severek yaşıyorum. 

 


Pelin KURULTAY UYMAZ

 

 

 

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR